Balat, İstanbul’un tam merkezinde bulunan küçük bir semt. Balat turu yapmak, İstanbul’un yerli ve yabancı ziyaretçileri için en eğlenceli aktivitelerdendir.
Balat bölgesini en güzel şekilde gezmek için, Cibali – Fener – Balat mahallelerini tamamıyla gezmek gerek. Bu yürüyüş rotasında kültür dolu mekanlar, fotoğraf çekebileceğiniz eğlenceli yerler keşfedeceksiniz.
Bu yazımızda Cibali ve Fener bölgesini anlatacağız. Bir sonraki içeriğimizde Balat ile ilgili seyahat önerilerini bulacaksınız. Balat gezi rehberini buradan inceleyebilirsiniz.
İstanbul’un bu güzel bölgesi Balat, Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman insanların bir arada yaşadıkları bir yerdi. Bu samimiyete ve dostluğa ev sahipliği yapan mekan tabi ki çok zengin bir kültüre sahip.
Cibali mahallesi, şehir surları içinde bulunuyor. Fener, Balat, Eminönü ve Tahtakale’ye komşudur.
Mahalledeki Osmanlı eseri hamam ve camiler ilgi çekmektedir.
Osmanlı döneminde askerbaşı olan, Mısırlı Cebe Ali’den almıştır ismini. Cebe Ali, İstanbul’un fethi sırasında bu bölgede Bizans askerlerini korkutmuş ve kaçırtmıştır. Bu yüzden, bölgeye ‘Cebeali’ denmiştir. ‘Cebeali’ zamanla ‘Cibali’ olmuş.
2. Abdülhamit döneminde Reji Şirketi binası olan bu yapı, bugün Kadir Has Üniversitesi olarak hizmet vermektedir. Reji Şirketi, 1884’te tütün tekelini elinde bulunduruyordu.
Binanın mimarı, Alexandre Vallaury’dir. Bina, Batı tarzı malzemelerle yapılan ilk modern fabrikalardan biridir.
Fabrikanın en yoğun çalıştığı yıllarda yaklaşık 2100 çalışanı vardır. Fabrikada çalışan kadınların çocuklarını bırakabilecekleri kreşler bile inşa edilmiştir.
Bu fabrikada, 1946’da ilk Türk yerli purosu, 1956’da ilk yerli sigara olan Samsun burada üretildi. Bu büyük fabrika, 1995 yılında kapandı. 2002 yılında Kadir Has Üniversitesi olarak eğitime açıldı.
Bina restore edilirken yapının altında Bizans döneminden kalma (13. yüzyıl) sarnıç bulundu. Sarnıcın üzerinde ise 16. yüzyıldan kalma bir Osmanlı hamamı bulundu. Her iki yapı da korunacak şekilde cam ile üzerleri kapatılmıştır.
Küçük Mustafa Paşa Hamamı, İstanbul’da bulunan en büyük Türk hamamıdır.
Hamamın orta kısmında mermerden yapılan bir havuz bulunuyor.
Burası, Bizans İmparatoru 3. Leon’un 8. yüzyılda yaptırdığı Aya Theodosia Kilisesi’dir. Teodosia isimli kadın, 726-842 yılları arasındaki ikonaların kırılmasına tepki gösterenler arasında olduğu için türlü işkencelerle idam edilmiş.
9. yüzyılda, ölümünden sonra azize ilan edilen Teodosia adına bu kilise yaptırılmış. 1453’te İstanbul Osmanlı’ya geçtikten sonra camiye dönüştürüldü.
Şu anda bir harabeye dönen Ayakapı Hamamı, 1582’de 3. Murat’ın annesi Nurbanu Sultan tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır.
Farklı dini inanıştan insanların kullanımı için oldukça özenli bir şekilde inşa edilmiştir. Farklı dinlerden olanlar değişik renklerde havlular kullanır ve kendileri için ayrılmış bölümleri kullanırdı.
Bizans döneminde Petrion ismi ile anılan bu bölge, Osmanlı döneminde kıyısındaki deniz fenerinden esinlenilerek ‘Fener’ olarak adlandırılmıştır.
Balat’a doğru yürürken Cibali’den sonraki Rum mahalledir.
Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi, Metroloji Kilisesi, Özel Maraşlı Rum İlköğretim Okulu ve Fener Rum Erkek Lisesi gibi önemli yapılar burada bulunuyor.
Odessa Belediye Başkanı Grigoris Maraslis’in yaptırdığı bir okuldur.
1901 yılında eğitime açılan okul binası, Neo-Klasik üsluptadır. Korint sütunlu, üçgen alınlıklı, kapısı eski Yunan tapınaklarının girişine benzemektedir.
Bugün hala ilkokul olarak eğitime devam ediliyor.
aleminin dini lideridir. Türkiye’deki en önemli kilise burasıdır.
Kilise, 1595-1602 yılları arasında Patrik 2. Mattihaios döneminde patrikhaneey dönüştürüldü.
Patrikhane’nin girişinde 3 ahşap kapı bulunuyor. Ortadaki kapı 1821’den beri kilitli ve hiç açılmadı.
Bu ortadaki kapı, devlete ihanet ettiği gerekçesi ile Patrik Grigoryos iple asıldığı kapıdır. İdam edilen Grigoryus 3 gün boyunca burada asılı kalmıştır ve sonrasında ayaklarından sürüklenerek Haliç’e atılmıştır.
Patrikanenin girişinde Patrik tacı bulunuyor.
İçeri girildiğinde de mum yakılarak dileklerde bulunulan alan bulunuyor.
Kilisede; 5. yüzyıldan kalan Patrik Tahtı, altın kaplama panel, Hz. İsa’nın çarmıha gerilmeden önce bağlanarak kamçılandığı sütunun bir parçası, kutsal Aya Yorgi tasviri, Meryem Ana ve çocuk ikonaları ve 3 azizenin lahitleri bulunuyor.
Dimitri Kantemir, 15 yaşında rehine olarak İstanbul’a getirilmiş bir Romen Prensi’dir.
Balat’a yerleştirilen Kantemir, Fener Rum Erkek Lisesi’nde öğrenim görmüş. 11 dil bilen prens, Batı tarzı nota sistemini bilmediği için kendine ait bir nota sistemi geliştirmiştir.
Boğdan Beyliği’ne atanan prens, Osmanlı’ya karşı Ruslar’a sığınmış ve Rus Çarı’nın danışmanı olmuştur. Romanya’nın milli kahramanı ilan edilmiştir.
2007 yılında, İstanbul’da kaldığı ev, Romanya Cumhurbaşkanı’nın katıldığı bir törenle Dimitri Kantemir Müzesi olarak açılmıştır.
Okul arsası, kızların eğitim görmesini destekleyen Fener Rum Patriği 2. Yoakim bağışlamıştır.
1882’de eğitime başlayan okul, kalitesi ile ünlenmiştir. İstanbul dışından da öğrenciler kabul etmiştir.
1988’de yeterli sayıda öğrencisi olmadığı için kapanan okul hala atıl durumdadır.
Moğolların Azize Meryem (Kanlı Kilise) Kilisesi, Bizans döneminden beri kesintisiz olarak ibadet eilen tek kilisedir.
Bir hikayeye göre; Bizans İmparatoru Mikail Palaiologos, kızı Maria Despina Palaiologina’yı 1264’te Moğol devleti olan İlhanlı Hükümdarı Hülagü Han ile evlendirmek istemiş. Ama Maria, Hülagü Han’ın ölümü üzerine onun oğlu Abakan Han ile evlenmiş. Abaka Han din değiştirerek Hristiyan olmuş. Abakan’ın da ölümü üzerine Maria İstanbul’a geri yollanmış. Maria İstanbul’a döndüğünde şu anki kilisenin yakınında bir kadınlar manastırı yaptımış.
İstanbul Osmanlı tarafından fethedildikten sonra Fatih Cami’ni inşa eden mimar Rum Hristodulos (Atik Sinan Paşa)’un isteği üzerine Panayia Muhliotissa Kilisesi’ne dokunulmamış ve kilise olarak kalmıştır. Fatih Sultan Mehmet’in ilgili fermanı hala kilisede sergilenmektedir.
Bizans döneminden kalan dört yapraklı yonca planlı tek kilisedir.
Kilisenin bir diğer adının da Kanlı Kilise olmasının nedeni iki farklı hikaye ile anlatılır.
İlk hikayede, İstanbul fethedilirken Bizans askerlerinin kanlarının kilisenin bulunduğu tepeden aktığı anlatılır. İkinci hikayede ise, askerlerin kilisedeki halkı öldürüp her yerin kana bulanması yönünde.
İhtişamı ile dikkatleri çeken Fener Rum Erkek Lisesi çoğu zaman Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi ile karıştırılır.
Kırmızı Mektep ismi ile de bilinen okul binası 1883’te tamamlanmıştır. 3 katlı, 600 kişi kapasiteli bina, kırmızı tuğla ile örülüdür. Mimarı Dimadis’tir.
Fener Rum Erkek Lisesi, rumların İstanbul’da açtıkları en esli okuldur. Bizans döneminde, Patrikhane Akademisi işlevi görmüştür.
19. yüzyıla kadar eğitim dini eğitim verilen okul 1861’de klasik eğitime geçmiştir. Bugün hala eğitime devam ediliyor.
Tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmemektedir.
Ortodoks kilisesi olan Metroloji Kilisesi diğerleri gibi Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlı değildir. Çünkü bu kilise, Kudüs Patrikliği tarafından kendi şubesi olarak yaptırılmıştır.
Kilisenin bahçesinde 5000 yıllık çınar ağaçları bulunuyor. Ayrıca duvara monte edilmiş patriklik simgesi çift başlı kartal figürü bulunuyor.
Ünlü matematikçi ve fizikçi Arşimed’in 10. yüzyılda yaptığı çalışmalarının orjinal parşömenlerini burada bulunuyor.
Türkiye’den kaçırılan bu önemli parşömenler 1998’de New York’ta 2 milyon dolara satılmıştır. ABD Baltimore’da Walters Sanat Müzesi’nde sergilenmektedir.