Galata Kulesi, İstanbul denince akla ilk gelen sembollerden birisidir. Dünyanın en güzel şehri olan İstanbul’un silüetinin ayrılmaz parçası olan Galata Kulesi’nin tarihini ve kule hakkındaki efsaneleri birlikte inceleyelim.
Galata Kulesi dünyanın en eski kulelerinden birisidir. Bizans İmparatoru Anastasius tarafından 528 yılında fener kulesi olarak yaptırılmıştır.
1204 yılındaki Haçlı Seferleri sırasında hasar gören ve neredeyse tamamen yıkılan kule, 1348 yılında Cenevizliler tarafından onarılmıştır. Galata Kulesi’ni yeniden ayağa kaldıran Cenevizliler kuleye “İsa Kulesi” ismini koydular.
Galata, tarihi boyunca birçok farklı şekilde kullanılmıştır. 16. yüzyılda savaş esirlerinin barınağı, Sultan III. Murat döneminde rasathane, 1717’den itibaren de yangın kulesi olarak kullanılmıştır.
Galata Kulesi tarihi boyunca pek çok kez hasar görmüş ve yeniden onarılmııştır. III. Selim döneminde çıkan bir yangında kulenin büyük bölümü yanmış. 1831 yılında başka bir yangında yine hasar görmüş ve yeniden onarılmış. 1875 yılında bir fırtına nedeniyle kulenin külahı devrilmiştir. Kuleyi bugünkü görünümüne kavuşturan onarım ise 1967’de tamamlanmıştır.
1445-1446 yılları arasında ek destekler ile yükseltilen kule İstanbul’un en yüksek yapısıydı. Yüksekliği yerden çatının en uç kısmına kadar 69.90 metredir.
Yapılan statik hesaplamalara göre 10.000 ton olan kule, sade tasarıma rağmen çok ihtişamlı.
Kulenin zeminindeki çukurlarda yapılan araştırmalarda kafa tasları ve insan kemikleri bulunmuştur. Bir zamanlar kulenin altında zindan olduğu anlaşılıyor.
İstanbul’un simgesi olan Galata Kulesi; hayal gücünün eseri ve tarihi belgelerle kanıtlanmış pek çok efsaneye ev sahipliği yapıyor. Haydi bu efsanelerden bazılarına bakalım.
İstanbul’a ilk kez gelen Cenevizli denizcilere, beyaz bir martının karanlıkta yol gösterdiği anlatılır. Cenevizliler bu martıyı Hz İsa ile özdeşleştirmişlerdir. Bir gün onu yuvasına kadar takip ettikten sonra yakalar, pişir ve yerler. Yuvasının bulunduğu yere de onun hatırası için Galata Kulesi’ni inşa ederler.
Bir başka efsaneye göre; Galata Kulesi’ne birlikte çıktığın kişiyle evlenirsin derler. Bu efsane, Roma döneminden kalma. Bu inanca göre; Galata Kulesi’ne ilk kez beraberce çıkan bir çift, mutlaka evlenirmiş. Eğer taraflardan birisi, daha önceden kuleye çıkmışsa bu tılsım bozulur.
Bir başka efsanede ise Galata Kulesi ile Kız Kulesi birbirine aşıktır ama aralarında bulunan İstanbul Boğazı, sevgililerin kavuşmasını engeller. Galata Kulesi aşkını mektuplara yazar yıllarca ve Kız Kulesi’ne olan hasretini kelimelere döker. Hezarfen Ahmet Çelebi, uçmak için kuleye çıktığında, Galata Kulesi onun kulağına Kız Kulesi’ne olan aşkını fısıldar ve mektupları ona verir. Rüzgarı arkasına alan Hezarfen, mektupları Kız Kulesi’ne ulaştırır. Böylece Kız Kulesi aşkının tek taraflı olmadığını anlar. Bu iki aşık, İstanbul’un en güzel manzarasını oluşturur.
Kollarına tahta kanatlar takarak ilk uçuş deneyimini gerçekleştiren Hezarfen Ahmet Çelebi kendini Galata Kulesi’nden boşluğa bırakmış.
Ünlü Türk gezgin Evliya Çelebi’nin anlattıklarına göre; Hezarfen Ahmet Çelebi Galata Kulesi’nin zirvesinden lodos rüzgarı ile uçarak Üsküdar’a inmiştir.
Galata Kulesi, Beyoğlu’nun alt, Karaköy’ün üst kısmında bulunuyor. Kuleye, metro ile Şişhane durağında indikten sonra İstiklal Caddesi üzerinden yürüyerek 5 dakikada ulaşılabilir.
Eğer Karaköy’de iseniz, tüneli kullanarak Taksim’e ulaşabilir, 5 dakika yürüyüş mesafesindeki Galata Kulesi’ne ulaşabilirsiniz.
Araba ile gelenler ise, Tarlabaşı Taksim yolu üzerinden gelirken Galata Kulesi tabelasını görünce sağa girip orada yakında bir otoparka otomobillerini bırakabilirler.
Galta Kulesi’nin ziyaret saatleri 9:00-19:00 arası. Türkler için 10 TL olan giriş ücreti, öğrenciler için 5 ve turistler için 25 TL.
Kulenin üst katında bir restoran bulunuyor. Çok pahalı olmayan ve Türk mutfağının eşsiz menüsünün bulunduğu bu restoranda, İstanbul’un eşsiz manzarasını seyredebilirsiniz.
Restoran en son siparişi gece 10’da alıyor, kafe ise saat 20:30’da kapanıyor.