Yüzyıllar boyunca birçok önemli medeniyete ev sahipliği yapan İstanbul, oldukça görkemli bir tarihe sahiptir. İstanbul tarihinin önemli bir kısmını ise elbette Osmanlı Dönemi kaplar. Bu özel şehrin sahip olduğu köklü tarih, bugün bile üzerinde sayısız tarihi eser / yapı bulunmasını sağlamıştır. İstanbul’da gerek Osmanlı öncesinden gerekse Osmanlı döneminden kalma birçok eser günümüze dek ulaşmış ve restorasyon çalışmaları ile bugüne kazandırılmıştır. Biz bu yazımızda Osmanlı’nın son döneminde Avrupalılar için bir cazibe merkezi haline gelen İstanbul’da Batı tarzında yapılmış önemli yapıları ele alacağız. İşte hala ilk günkü görkemiyle yerinde duran o özel yapılar!
Sirkeci’de bulunan Dördüncü Vakıf Han, Mimar Kemaleddin Bey tarafından 1911 yılında, çevredeki ofis bina ihtiyacını karşılama amacıyla tasarlanmıştır. Yapımına ise 1912’de başlanmış ve savaş sebebiyle ancak 1926 yılında tamamlanabilmiştir. Mimarisinde Batı esintileri taşıyan bu özel yapı, İstanbul’un fethinden itibaren Avrupa ile artan ilişkiler sebebiyle gerçek bir Avrupa kenti görünümüne kavuşan Galata bölgesindeki iş merkezlerinden yalnızca bir tanesidir. Günümüzde ise aslına uygun şekilde restore edilmiştir ve Legacy Ottoman Hotel ismiyle İstanbul’a gelen tarih severleri ağırlamaya devam etmektedir.
Beyoğlu’nda bulunan Botter Apartmanı, İstanbul’daki ilk Art Nouveau tarzındaki bina olarak bilinmektedir. Mimarı ise Raimondo D’Aronco’dur. Botter Apartmanı, Osmanlı’nın son dönemlerinde yapılan ve dönemin popüler mimari anlayışı olan Art Nouveau akımının ülkemizdeki en belirgin temsilcilerindendir.
Beyoğlu’nun önemli simgelerinden olan Çiçek Pasajı, 1876 yılında mimar Cleanthy Zanno tarafından yapılmıştır. Neo- barok tarzda inşa edilen bu yapının içerisinde Paris tarzında düzenlenmiş 24 dükkan ve üstünde de 18 lüks daire bulunmaktadır. Batı tarzında yapılmış bu görkemli yapı, bugün de ilk günkü gibi insanları etkilemeye ve dikkat çekmeye devam etmektedir.
Şişhane’nin gösterişli binası Frej Apartmanı da Osmanlı’nın son döneminde Batı tarzında yapılmış yapılardandır. Bu görkemli yapı 1905 yılında Selim Hanna Frej (Friege) tarafından yaptırılmıştır. Galata’nın büyük değişim geçirdiği ve İstanbul’da apartman furyasının hız kazandığı dönemde yapılan binanın mimari tarzının Art Nouveau olduğu bilinmektedir.
Beyoğlu’nun en şık binalarından Mısır Apartmanı, 1910 yılında Mimar Hovsep Aznavuryan tarafından inşa edilmiştir. Bu heybetli yapının mimarisi ise Art Nouveau akımından izler taşır. Bugün hala ilk günkü etkileyiciliğini koruyan Mısır Apartmanı’nın ön cephesinde gösterişli balkonlar, loca boşlukları ve geniş pencereler bulunur.
Sirkeci’de bulunan tarihi yapılardan biri olan Viora Han, aynı zamanda neoklasik mimarinin seçkin örneklerindendir. 20. yüzyılın başında Mimar Raimondo D’Aronco tarafından Art Nouveau tarzında inşa edilmiştir. Günümüzde bir harabe durumunda olup restorasyona ihtiyaç duysa da halen semtin atmosferini aynı şekilde etkilemeye devam etmektedir.
Beyoğlu’nun önemli tarihi yapılarından olan Saint Antoıne Apartmanı, 1912 yılında Mimar Guilio Mongeri ve Edoardo de Nari tarafından inşa edilmiştir. Bu görkemli yapı, mimarisi gereği dönemin çağdaş akımlarını yansıtan apartmanların bir hayli farklıdır; bir Kuzey İtalya kentinde bulunabilecek, “plazzetto” görünümünde oldukça büyük bir apartmandır.
Osmanlı’nın son dönemlerinde Batı tarzında yapılmış eserlerden biri olan İstanbul Arkeoloji Müzesi, ünlü mimar Alexander Vallaury tarafından inşa edilmiştir. Yapı neoklasik mimarinin en güzel örneklerindendir ve anıtsal duruşu ile günümüzde de oldukça önemli bir yere sahiptir.
Beyoğlu’nun görkemli yapılarından Soho House, Mimar Giacomo Leoni tarafından Osmanlı’nın son döneminde inşa edilmiştir. Binanın yapımı tamı tamına 9 sene sürmüş ve yapımı için Piemonte gül ağacından yapma kapı ve pencere çerçevelerinden Carrara mermerine kadar birçok malzeme özel olarak İtalya’dan getirilmiştir.
Beyoğlu Tünel’de bulunan bu tarihi han ve pasaj, 1918 yılında inşa edilmiştir. Mimarisi Batı tarzından esintiler taşır ve altı çarşı, üstü konut olmak üzere üç ayrı bina olarak yapılmış; binalar birbirine sonradan bağlanmıştır. Suriye Hanı ve Pasajı, günümüzde ilk günkü heybetiyle bulunduğu yerde zamana meydan okumaktadır.